Cuma, Aralık 3

Yazası Gelir İnsanın Bazen

Dertler dertler...

Şu sıralar hayatım ciddi anlamda dert yumağı. Nasıl anlatayım, nereden başlayım bilemiyorum. Onca zamandır yazmıyorum ( en azından yazmak istediklerimi yazmıyorum) çünkü sizleri sıkmak, bayıltmak istemiyorum. Ben de isterim burası cıvıl cıvıl bir blog olsun. Ama insanın içi cıvıl cıvıl olmadığında şahsi şeyleri de olamıyormuş demek ki. Paylaşmaya ihtiyacım var.

Son zamanlarda insanlar üzerime üzerime geliyorlar. Her zaman kendimi dört duvar arasında hissederdim şimdi o dört duvarımın içerisindeki insan bolluğundan oksijensiz kalıyorum. Tüketiyorlar beni. Büyük kalabalıklarda bir başına kalmak diye birşey var, bilirsiniz. Bu da öyle birşey.
Bir anda hayatımda köklü değişiklikler yarattım. Ve altından kalkmakta güçlük çekiyorum. Eski alışkanlıklara yenilerini eklmeye çalışıyorum. Ve eskilerinden bazılarını elemeye. Ama "alışmış kudurmuştan beterdir" derler hani. Ne alakaysa şimdi konuyla. Öyle işte. Demişler.

İçine sıçtığım bir karakterim var. Bazen o kadar nefret ediyorum ki kendimden. Bunca dertlenmemin sebebi az önce Sayla'yla ettiğim kavga elbet ki. Onu ne kadar sevdiğimi her fırsatta söylüyorum burada. Sorumsuz bir insanım ben. İhmalkâr. Dertlerle boğuşurken kimseyi umursayamam. Kimseyi göremem. Bu yüzden iki üç sene önce de çok tartışırdık onunla. Ama şimdi çok ciddi olduğunun farkındayım. Bir de onun yanımda olduğunu hissedemezsem yıkılırım ben. Kahramanını kaybeymek. Kendi hatalarınla. Büyük kayıp.

ve Okul. Bu senenin başında okula adam gibi gitmedim. Şu an 8.5 gün devamsızlığım görünüyor. Ama onun x2 olduğunu sınıfımdakiler iyi biliyor. Hatta benden daha çok takip ediyorlar, sağolsunlar. Müdür yardımcımız da böyle bir insan işte, ne yapalım. Notlarım beklediğimden kötü geliyor ve o konuda da tırsmaya başlıyorum yavaş yavaş. Matematikten özel ders falan almam gerek birilerinden. Gerçekten o adamın dediğinden tek kelime anlamıyorum ben ya.

Aslında en çok da şu zamanlarda elimde bir fotoğraf makinesi olmalıydı diyorum. O kadar boş bir insan olmaya başladım ki yine. - İnsanın kendi emeği ve özeni ile ortaya çıkan o şey o kendi "eser"i o kadar değerli oluyor ki. Mesela şu sıralar resim kursuna gidiyorum daha önce bahsettim mi bilmiyorum ama. Pazartesi günleri, okuldan önce. İki gün önce falan bir kaç el çizimi yaptım. Sanırım becerebileceğim. Umut verici duruyorlar. Gözümün önünden de ayırmıyorum ilham versinler diye. :)

Çok karışık gidiyorum biliyorum ama yazasım gelmişken yazayım bırakın kendi halime. :)


İki gün önce gece 500 Days Of Summer'ı izledim. Bileni çok vardır eminim ki. Çok etkilendim! Bilindik tadıldık hiç bir aşk filmine benzemiyordu. Zaten aşk filmi kategorisine bile almayacağım onu çünkü o kategori şu sıralar fena kasıyor beni. Bambaşka bir tattı. Konusu o kadar gerçekçi ve açıktı ki. "Kız erkeği sevdi, erkek kızı sevdi, sonra da sonsuza kadar mutlu yaşadılar." tarzı sahte hikayelerden ya da 'Tüm zorlukları aşıp kızla erkeğin bir araya gelmesiyle biten filmlerden değildi. Sonuçta onun sonrasınaı bilemeyiz değil mi. Evlendikten sonra belki adam çekilmez bir herif oldu çıktı ya da kadın tahammül edilemez biri. Kim ne bilebilir. İşte Bu film o bizim 'bildiğimiz' filmlerden değildi işte. Mutlaka izlenmeli diye düşünmekteyim.

Tekrardan para biriktirmeye başladım. Eskiden annem, ablam ve ben olduğumuz için sürekli çıkar en azından gaziosmanpaşada tur atardık. Benim annem dayanamaz öyle çok beğendiği ya da bizim çok beğenerek baktığımız şeylere. Alır. Ama artık Emir var ve annem her zaman dışarı çıkamıyor. Yoruluyor o çocukla. O yüzden de yeni birşeyler alamıyorum hiç. Bunun bir ihtiyaç olduğunu tüm hemcinslerim bilirler. Şimdi en azından elimde para geçecek bir süre sonra, onu da katarsam kendime istediğim birkaç şeyi alacağım. Beni mutlu edecek birşeyler en azından.

Kısa zamanda toparlanacağım.
Bana ne gerekli ya da nelerden kurtulmalıyım kestirdiğim anda tamamdır.
Mutluluğu hep uzaklardan ya da sihirli değneklerden beklediğimin farkındayım. Artık ona ulaşmak için birşeyley yapmam gerektiğini de biliyorum. Deneyeceğim. Gerçekten deneyeceğim.

Şimdilik bu kadar. Görüşürüz dostlar.

4 yorum:

  1. olur bazen. üstümüze üstümüze gelir herşey. sıkışmış hissederiz. ama geçer. kavga, okul, foto, resim, film, para. iyi şeyler de var kötü şeyler de. hayat işte!

    biraz temizlik yaparsın. yeni yıla coşkuyla girersin. tamammış mı :)

    YanıtlaSil
  2. "onun sonrasını" hakikaten bilemeyiz.

    şöyle bişi var, tam da bunun için:
    http://www.tiyatrodunyasi.com/tiyatro_detay.asp?oyunid=256

    yazın bunu aklıma getirdi ama ben de izlemedim oyunu. dolayısıyla bilmiyorum o kopuştan sonra gökten üç elma daha düştü mü...

    YanıtlaSil
  3. Ya ama. Şu an çok merak ettim ben bu oyunuu. Yapılır mı bu. :(
    Gösterimde değildir dimi. Ay çok üzüldüm bak şimdi konusu çok ilginç ve güzeel.

    YanıtlaSil