Salı, Eylül 13

Aşk olsun, Güzellik olsun...

Huzur;

Saat 6'ydı uyandığımda.
Yorgan bile kollarıma ağır geliyordu, halsizliğim daimdi. Oysa çıplak ayaklarım soğuk betona değdiğinde uyanmıştım. Kalkıp lavoboya gittim, yüzüme buz gibi geçmiş yaşanmışlıkları çarptım. Bugünle bir güzel kuruladım tenimi. Gülümsedim.
Mutfağa gidene kadar aklımda birkaç melodi çatışıyordu. Sözlerini hatırlamadığım şarkılar. Seni mırıldanıyordum. Sustum. İki lokma aşk hazırladım kendime. Üzerine mutluluk süzdüm, yedim içtim. Afiyet oldu. Gülümsedim.
Salona bir kız çocuğu kadar mutlu ilerledim. Koltuğun üzerine, bulutların üzerine uzanırmışcasına bıraktım kendimi. Kitabımın sayfalarında, satır aralarına saklanmış hayaller buldum. Gözlerimi yordu parıltısı mutluluğun kitabımı kapattım. Ama yüzümdeki gülümseme hiç eksik olmadı. Sen, hiç eksik olmadın aklımdan. Bulutlar, hiç eksilmedi gök yüzümden veya hayaller çocukluk anılarımdan. Oyunlarım hayata dairdi. Mutluluk saklandı, benim önüm, arkam, sağım, solum sobeydi. Evcilik, evliliğin provasıydı.
Gülümsemek, oyunlardan kalma bir armağan.

Saklanbaç demişken;
Huzur, aramadan bulunmayacak kadar sıkı oyuncu. Bulana aşk olsun, mutluluk olsun, ziyadesiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder